Bumerang - Yazarkafe

10 Şubat 2015 Salı

Yazılmamış cümlelerim var benim.


Yazılmamış cümlelerim var benim.
Toprağın suya olan hasreti gibi, bitmek bilmeyen bir özlem var içimde.
Yolunu kaybetmiş yolcu gibi, kaybolmuş çoban yıldızını arayan, aç susuz halsiz ve perişan kaybolmuş cümlelerim var benim. Hava kararırken sönen ışıkların arkasında bekleyen yitik cümlelerim var benim. Uzun bir gün sessiz bir gece kayan bir yıldız gibi anlatamadığım hicran var içimde…

8 Şubat 2015 Pazar

...bir başkasını sevdiğini öğrendiğimde


...bir başkasını sevdiğini öğrendiğimde ağlamadım. yemin ederim hiç ağlamadım. yürüdüm biraz. öyle boş boş ve çabuk adımlarla. insanlara çarparak geçtim aralarından. hiçbir şey düşünmeden. eve geldim. 
Allah affetsin üç tane fotoğrafı vardı bende. baktım onlara. ne kadar baktım bilmiyorum. sonra bi şarkı açtım. rastgele. sonra Neşet Ertaş çalmaya başladı. elim varmadı,değiştiremedim. seni ilelebet benimsin sandım dediği an ölüyorum sandım. 

Allahım dedim ölüm ne zormuş. gözyaşlarına engel olamamak ne demek o gün anladım. bak sana yemin ediyorum başkasını sevdiğine ağlamadım. Ertaşın o cümlesi kesti benim nefesimi. kendimi buna inandırmış olmama ağladım.

Mehmet Abdullahoğlu

Dün yoktun, Bugün de yoksun

Dün yoktun, Bugün de yoksun

Pencereden sızan ışığın gözüme çarpmasıyla uyandım sabah. yoksul bir akşamın sabahına uyanmanın yorgunluğu var üstümde.

Yüzümü yıkamak için banyoya geçiyorum. alışkanlıklar banyoda başlıyor bilirsin. yüzümü yıkarken, düzensiz topladığım saçlarıma bakıyorum, toplamasana saçlarını, seni böyle dağınık seviyorum deyişin geliyor aklıma. tatlı tatlı gülüşün. ben de gülüyorum. gözlerim acıyor. kapısını çekip çıkıyorum.